Batı Avrupa’dan Güneydoğu Asya’ya kadar uzanan bir bölgede at nalı yarasalarının doğal ömür alanları incelendi. Çalışmaya ayrıyeten insan hayvan etkileşiminin en sık görüldüğü yerleşim yerleri ile tarım ve besi hayvanı üretimi bulunan pozisyonlar da dahil edildi.
Yarasaların doğal ömür alanları ile bu bölgelerin kesiştiği alanları inceleyen araştırmacılar, başta beşerler olmak üzere öbür canlılara da bulaşması beklenen hastalıkların yeni merkezi olabilecek noktaları tespit etti.
POZİSYONLARIN BİRÇOK ÇİN’DE
Yeni koronavirüs tipleri için merkez olabilecek pozisyonların birçoklarının Çin’de bulunduğunu not eden araştırmacılar, Japonya ve Kuzey Filipinler’de orman bölünmeleri görülen birtakım bölgelerin de risk altında olduğuna dikkat çekti.
Araştırmacılar ayrıyeten Tayland ve Hindiçin bölgesindeki besi hayvanı üretiminin artması halinde bu bölgelerin de merkez haline dönüşebileceği ihtarında bulundu.
California Berkeley Üniversitesi Etraf Bilimi Kısmı araştırmacısı Prof. Paolo D’Odorico, arazi kullanımı ile ilgili değişikliklerin hem etrafa hem de hayvanlardan bulaşabilecek hastalıklar açısından insan sıhhatine tesirlerinin dikkatle kıymetlendirilmesi gerektiğini tabir etti.
Ağır canlı hayvan üretiminin bilhassa kaygı verici olduğunun altını çizen bilim insanları, salgın hastalıklara karşı savunmasız olan, genetik olarak emsal ve ekseriyetle bağışıklığı baskılanmış büyük hayvan popülasyonlarının bir ortada bulunmasının büyük riskler doğurduğunu kaydetti.
D’Odorico, yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) yırtıcı ömürden insanlara direkt geçişine dair izlerin takip edilmesi mümkün olmasa bile, arazi kullanımıyla ilgili değişikliklerin bu yarasaların varlığıyla irtibatlı olduğunun bilindiğini belirtti.
Karar
