Antalya’da yaşanan olayda 31 yaşındaki Melek İpek, azap yapıp, kendisini mevtle tehdit eden 12 yıllık eşi Ramazan İpek’i öldürdü. Elleri bağlı halde polise teslim olan Melek İpek, cezaevinden avukatları aracılığı ile “Ben burada olduğum için kızlarım dışarıda daha rahat. En çok kızlarıma sarılıp uyumayı özledim, bir de patates kızartmasını” bildirisini göndermişti.
ÖRSELENMİŞ BAYAN SENDROMU İÇİN MAHKEMEYE BAŞVURDU
Melek İpek’in avukatları, ‘Örselenmiş Bayan Sendromu’ raporu için mahkemeye başvurdu. Avukatlar, İpek hakkında “Haksız tahrik altında taammüden öldürmek” hatasından dava açılan 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesine verdikleri dilekçede İpek’in kocasından devamlı fizikî, duygusal ve cinsel şiddet gördüğü, ruhsal durumunun bozulduğu için ceza sorumluluğunu kaldıran yahut azaltan bir öge olduğuna dikkat çekti.
Avukatlar son günlerde sıkça konuşulan ‘Örselenmiş Bayan Sendromu’nun mahkemelerde tartışmaya açılmasının kıymetine vurgu yaparak, “Örselenmiş Bayan Sendromu’nun tartışmaya açılması durumunda çok kıymetli hukuksal kazanımlar olacaktır” tabirlerini kullandı.
Melek İpek
‘İŞKENCE YILLARDIR DEVAM EDİYORDU’
Melek İpek’e azabın yıllardır devam ettiğini de vurgulayan avukatlar, bu nedenle uygulanan şiddetin mühletine, tartısına, geçmiş ruhsal travmalarına bağlı olarak travma sonrası gerilim bozukluğuyla bir arada yahut devamında, örselenmiş bayanda majör depresyon rahatsızlığının oluştuğunu anlattı.
Avukat İslam Gezer
TÜRK CEZA KANUNU’NDA YERİ YOK
‘Örselenmiş Bayan Sendromu’nun şimdi Türk Ceza Kanunu’nda yeri olmadığını söyleyen Avukat İslam Gezer, “Örselenmiş Bayan Sendromu’nun Türk Ceza Kanunu’nda bir yeri yok lakin legal müdafaayla da ortasında farklar var. Legal müdafaada, size karşı yönelmiş mevcut bir tehlikenin kelam konusu olması gerekir. Örselenmiş Bayan Sendromu’nda ise failin kendisine yöneltilen taarruz bitmiş fakat geçmişten beri nizamlı ve sistematik bir şiddetten kelam ediyoruz. Burada legal müdafaa sonlarının aşılması, maruz görülebilecek bir hal oluşturuyor” dedi.
‘HUKUKİ OLARAK ÇOK KIYMETLİ KAZANIMLAR OLACAKTIR’
Avukat İslam Gezer, son günlerde sıkça konuşulan, Örselenmiş Bayan Sendromu’nun mahkemelerce tartışılmaya açılması gerektiğini savunarak “Kadına yönelik şiddetle gayret noktasında bizim isteğimiz, mevcut kanunların en etkin halde kullanılmasıdır. Örselenmiş Bayan Sendromu’nun mahkemelerde kullanılmadığını da biliyoruz. Lakin bunun tartışmaya açılması durumunda da çok değerli tüzel kazanımlar olacaktır. Tıp ve hukuk kurumları birlikte çalışarak bayan failinin, bu hatası nasıl ve hangi kaideler altında işlediği de ortaya çıkacaktır” diye konuştu.
‘ADLİ TIP KURUMU’NDAN RAPOR TANZİM EDİLMELİ’
Örselenmiş Bayan Sendromu’nun tespit edilmesi için hem fizikî hem de ruhsal raporların alınması gerektiğinin altını çizen Gezer kelamlarına şöyle devam etti:
“Örselenmiş Bayan Sendromu’nun ispatı açısından, failin bedenindeki darp ve yara izlerine bakılması gerekiyor. Lakin ruhsal olarak da bir raporun kesinlikle İsimli Tıp Kurumu’nca tanzim edilmesi gerekir. Burada devamlı ve sistematik bir şiddetten bahsediyoruz. O denli ki fail, kendisine yaşatılanlardan ötürü bir travmada ve gerilim bozukluğu içinde olabilir. Bunun yanı sıra her an başına tıpkı şeyler gelebilecek kaygısıyla hayatını idame ettirmektedir. Bu da şiddetin ne kadar ağır olduğunun kanıtlanması açısından çok kıymetlidir. Kelam konusu şiddetin varlığı şahitlerle da ispat edilebilir lakin kıymetli olan İsimli Tıp Kurumu tarafından rapor tanzim edilmesidir” sözlerini kullandı.
Avukat Süreyya Kardelen Yarli
‘MEŞRU MÜDAFAA UYGULAYAN TÜM BAYANLARDA TALEP ETMELİYİZ’
Avukat Süreyya Kardelen Yarli yaptığı açıklamada “Mağdur bayanın çok uzun müddet boyunca partneri tarafından nizamlı bir biçimde fizikî, cinsel, sözel ya da ekonomik şiddete maruz kalarak bundan ötürü kendisinde bir örselenme oluşması ve kendisini bu durumdan kurtarmak ümidiyle partnerine ziyan vermesi durumunda biz diyoruz ki, aslında burada bir ‘Örselenmiş Bayan Sendromu’ var” diyerek şöyle devam etti:
“Kendilerine şiddet uygulayan faillere yapılan birçok davranışın altında, bayanların bu sendrom saikiyle hareket ettiğinin biliniyor. Bu yalnızca pratikte tartışılıyor. Hukukta da bir yerinin olmasını kaide. Örselenmiş bayan sendromunun legal müdafaaya dahil edilebiliyor olması ya da kusurluluğu azaltan bir neden ya da özel bir hukuka uygunluk sebebi olarak kıymetlendirilebilir olmasını istiyoruz. Biz avukatların da bu olaylarda, ‘Böyle bir sendrom var ve müvekkilimizin bundan muzdarip olduğunu, bu sendromun tesiri altında fiili yaptığı kanaatindeyiz. O yüzden ayrıyeten bir psikiyatrik kıymetlendirme talep ediyoruz’ demeliyiz. Bunu da legal müdafaa uygulayan tüm bayanlar için talep etmeliyiz.”
Avukat Şükran Eroğlu
İstanbul Barosu Bayan Hakları Merkezi Lideri Şükran Eroğlu yasal müdafaanın mevzuyu tam kapsamadığını açıklayarak kelamlarına şöyle devam etti:
“Kadınlar gördüğü şiddetin tesiriyle çok önemli travmalar yaşıyor. O nedenle bu usul olaylarda şiddet gören bayanlar, nasıl büyük bir kasvet yaşadıklarının ruhsal durumların ortaya konulması için rapor alınması değerli. Yasal müdafaa dediğimiz savunmada, ceza kanunda çok açık, o anda kendisine yöneltilen fiile karşı kendini koruyabilmek durumu hasıl olduğu için bu türlü bir müdafaa yapıyor. Bayanlar, kendilerini koruyor, cinayet kasıtları yok. Bütün şiddete uğrayan bayanlar için bu raporun alınması gerekiyor. Örselenmiş Bayan Sendromu yeni kullanılan bir terim lakin kesinlikle yaygınlaşmalı ve kullanılmalı, bayanların psikolojilerinin ne kadar makûs olduğu ortaya konulmalı. Bu şekil cinayetlerde öz savunma kelam hususuysa yargının da tarafsız obejektif ve bayana uygulanan şiddeti de görerek karar vermesi gerekiyor.”
Canan Güllü
‘HAKİMLERİN HEMEN GÜNDEMLERİNE ALMASI GEREKİYOR’
Bayan Dernekleri Federasyonu Lideri Canan Güllü “Şiddet bir insanlık hatasıdır. Bu cinayetleri işlemek zorunda kalan bayanların da, bu insanlık cürmüne maruz kaldığını biliyoruz. Bayanlara eziyet cürmü işleyenlere de yargının gerekli uygulamaları yapmadığını görüyoruz. Yargının gerekli uygulamaları yapmaması ve bayanların daima insanlık dışı bir eziyete maruz kalması yasal müdafaa hakkını kullanmalarına neden oluyor. Burada aslında, Örselenmiş Bayan Sendromu kelam konusu. Bu cins cinayetlerin tamamında da bu var. Lakin yargıda karar düzeneklerinde oturanların örselenme konusunda şuurlu olmadığını görüyoruz. Hemen Örselenmiş Bayan Sendromu’nun hakim ve savcıların gündemlerine alınması gerekiyor. Mağduriyetin sanık yaptığı bayanlara ikinci bir mağduriyet yaşatmadan bir an evvel bu bayanların rehabilite edilmesi gerekiyor.” dedi.
Berk Karaoğlu
‘KADIN, BEDEN BÜTÜNLÜĞÜNE, RUH SIHHATİNE UYGULANAN ŞİDDETE REAKSİYON VERİYOR’
Psikolog ve Aile Danışmanı Berk Karaoğlu da azap ve şiddet gören bayanın yaşadığı şiddete reaksiyon vermesinin olağan bir durum olduğunu söyledi. Karaoğlu, şöyle devam etti:
“Örselenmiş Bayan Sendromu bayanların eşlerinden, partnerlerinden duygusal ve cinsel şiddet görmesi olarak tabir ediliyor. Bayanın bu türlü bir şiddet gördüğünde reaksiyon vermesi olağan, zira bayan beden bütünlüğüne, ruh sıhhatine uygulanan şiddete reaksiyon verme gereksinimi duyuyor. Bayan, yaşadığı ruhsal ve fizikî şiddet karşısında çaresiz hissederek, benlik hürmetini müdafaa gereksinimi hissediyor. Bayanın verdiği reaksiyonlar yaşadığı şiddetin çeşidine nazaran ve düzeyine nazaran değişiyor. Bayanın uğradığı fizyolojik şiddetse kendini müdafaa hedefli, öfkeyle birlikte karşısına fizikî bir reaksiyon verebilir. Ruhsal şiddete maruz kalıyorsa yani; iğnelemeler, cinsiyetçi konuşmalar da fizikî bir reaksiyonun oluşmasına sebebiyet veriyor. Bu durum, ‘çökkünlük’ dediğimiz depresyon, anksiyete yaratabiliyor.”
“ÖRSELENMİŞ BAYAN SENDROMU EMDR TERAPİSİ’YLE AŞILABİLİR”
Sendromun, EMDR terapisi ile aşılabileceğini tabir eden Karaoğlu, “Uzman psikiyatristlerin eşliğinde farmakolojik tedavinin de dayanağıyla bilhassa EMDR terapisini öneriyoruz. EMDR terapisini, göz hareketleriyle duyarsızlaştırma ve tekrar sürece terapisi olarak tanımlayabilir, geçmişte yaşadığı travmatik anılara, olumsuz örselenmelere dönerek, oradaki negatif hisleri, olumsuz niyetleri değiştirerek olumlu niyet, his ve davranışa sevk etmesi olarak söz edebiliriz” dedi.
MELEK İPEK DAVASINDA NE OLMUŞTU?
Olay 7 Ocak günü, Antalya’nın Döşemealtı ilçesinde meydana geldi. Servis sürücülüğü yapan Ramazan İpek ile 12 yıllık eşi Melek İpek ortasında tartışma çıktı. Ramazan İpek, kıyafetlerini çıkarttığı eşini kelepçe takarak saatlerce dövdü.
Azap ve dayaktan gözleri şişen ve morluk oluşan Melek İpek halsiz kalırken, eşi Ramazan İpek kendisini ve 2 çocuğunu öldüreceğini belirterek sabaha karşı konuttan ayrıldı.
Birkaç saat sonra meskene dönen Ramazan İpek, karşısında elleri kelepçeli halde av tüfeğiyle bekleyen Melek İpek’i buldu.
İkili ortasında çıkan arbede sırasında Melek İpek, tüfekle eşini vurup öldürdü, akabinde 112 Acil Davet Merkezi’ni arayarak durumu bildirdi. İhbar üzerine adrese gelen sıhhat grupları, Melek İpek’i çıplak vaziyette elleri kelepçeli buldu.
Kelepçeleri açılan Melek İpek’e ambulansta müdahale edildi. Gözaltına alınan Melek İpek, çıkarıldığı Sulh Ceza Hakimliği tarafından tutuklandı.
ÖRSELENMİŞ BAYAN SENDROMU NEDİR?
Kocasından yahut duygusal bağlantı yaşadığı partnerinden devamlı fizikî, duygusal ve cinsel şiddet gören bayanların ruhsal durumu. Ceza hukukunda da eşinden devamlı şiddet gören bayanın, hareketi bittikten sonra onu öldürmesi halini söz ediyor. İçtihat hukuku örseleyici ve hayati risk içeren şiddet münasebetiyle öldüren bayanlar için, Örselenmiş Bayan Sendromu’nu ceza sorumluluğunu kaldıran yahut azaltan bir neden olarak kabul ediyor.
Karar