Manavgat ve Alanya’nın akabinde dün gece Gazipaşa’da da yangın başladı. Küçüklü ve İnceğiz Mahallesi’nde çıkan yangın yükselen alevlerle yerleşim yerlerini tehdit ediyor.
Alanya Belediye Lideri Adem Murat Yücel de dün Gazipaşa’ya gitti. Burada CHP’li Gazipaşa Belediye Lideri Mehmet Ali Yılmaz’la görüşerek yardım talebinde bulunan Lider Yücel, “Komşumuz Gazipaşa’nın Küçüklü ve İnceğiz mahallelerinde çıkan yangın bölgesindeyiz. Gazipaşa Belediye Lideri sayın Mehmet Ali Yılmaz ile bir ortaya gelerek istişarelerde bulunduk. Tüm gücümüzle onların yanındayız. Gazipaşa halkına ‘geçmiş olsun’ dileklerimi iletiyorum” dedi.
ELDE SİLAHLA YOLU KESİP KİMLİK TESPİTİ YAPTILAR
Öte yandan Gazipaşa’da bir küme vatandaş, ormanlık alana giriş yolunu keserek bölgeye girmek isteyenlere kimlik sormaya başladı. Elinde pompalı tüfekle araçları durduran bir vatandaş, tek tek kimliklere baktı. Gazipaşa’ya giderek gelişmeleri aktaran Büyük Alanya TV Halk Arenası programı imalcisi Ersoy Bakır, “Gazipaşa Küçüklü Mahallesi girişinde halk tarafından yol denetim altına alınmış. Dağlık bölgeye giden herkesin kimliği denetim ediliyor, kuş uçurtulmuyor. Gece giderken 15 kişilik küme vardı, lakin yangın dönüşü nöbet değişimi olduğundan 5 kişi var.
“KÖYLÜLER DEVRİYE ATIYOR”
Ormanın her bölgesinde köylüler parsel parsel dağılmış, devriye atıyorlar. Mahalle halkı ayakta, gece uzunluğu yangın olmayan bölgeleri de denetim altında tutuyorlar. Küçüklü Mahallesi girişinde nöbet tutan mahalleliye yarım saat lisan döktüm, fakat girebildim. Ben basınım dememe karşın ‘Ben basın masın dinlemem, buraya kimse giremez’ diyorlar. Takdir etmek lazım. Herkes Gazipaşa halkı üzere köyüne, mahallesine sahip çıksın” dedi.
MANAVGAT BELEDİYE LİDERİ UYARDI
Manavgat Belediye Lideri Şükrü Sözen de bölgesinde yaşanan benzeri olaylar nedeniyle 31 Temmuz 2021 Cumartesi günü Twitter hesabından provokatörlere dikkat çekerek, şu ikazda bulundu:
Bu şahıslar ‘kundakçı, şüpheli’ yakalama teşebbüsüyle temelsiz ihbarlardan yola çıkarak, sokaklarda kimlik denetimi, yol kesme ve suçsuz vatandaşları korkutacak derecede havaya ateş etme üzere hareketler gerçekleştirerek yaşadığımız bu süreci daha da zorlaştırmaktadır. Toplumsal birlikteliğimizi sergilememiz gereken bu güçlü devirde, hepimizin hislerimize sahip çıkıp, denetimli olmamız gerekmektedir.
GENÇLER BODRUM’DA KİMLİK DENETİMİ YAPIYOR SAVI
Yetkililerden gelen ihtarların akabinde bu şekil teşebbüsler azalıyor üzere görünse bile tümden bitmiş değil.
Örneğin Muğla bölgesindeki yangınları da takip eden özgür fotoğrafçı Serdar Çalık, Twitter hesabından 4 Ağustos 2021 Çarşamba sabahında attığı bir bildirisinde “Az evvel Mumcular (Bodrum’a bağlı) yolunda sivil gençler aracımı durdurup denetim yaptı. Yangın bölgesinden geldiğime inanınca bıraktılar. Resmen insan avına döndü bu iş” tezinde bulundu
Yaşanan bu gelişmeler toplum bilimci ve sosyologlar tarafından tehlikeli bir işaret olarak yorumlandı.
“ÇOK TEHLİKELİ BİR ÖĞRENME ŞEKLİ”
Demokrat Yargı Derneği Eş Lideri Hakim Orhan Gazi Ertekin, son yıllarda Türkiye’de şiddetin siyasetin önüne geçtiğini öne sürerek, “Şiddet öğrenilebilir ve öğretilebilir bir şey. Şiddetle sorunun çözülebilir olduğunu gören topluluk, devletin gücünün zayıfladığı an da birebir şiddeti uygulamaya hazır hale gelir. Kendini hür hisseder. Kendi iktidarını kurmaya çalışır. Bu çok tehlikeli bir öğrenme hali. Türkiye, son 10 yılda bu fecî tünelin içine girmiş durumda” savında bulundu.
“DEVLETİN YETİŞEMEDİĞİ ALANDA…”
Devlet içerisindeki telaffuzların, hitabetin değişmesinin ve sokak ağzının hakim olmasının da toplum içinde şiddet eğiliminin artmasına neden olduğunu argüman eden Ertekin, “Yangında devletin yetişemediği alanda şiddetle işlerin çarçabuk çözülebileceğini gören çeşitli topluluklar şiddet uygulamaya başlıyor. Kendi bulunduğu yerde kimlik sormaya, bunu bir çıkara çevirmeye çalışıyor. Bunu besleyenin şahsen devlet yahut devlet içindeki politik kanaatler olduğu düşüncesindeyim” dedi.
“YENİ KRİZ VAKİTLERİNDE CEZASIZ KALMA GARANTİSİ VE ŞİDDETİN ÖZENDİRİLMESİ KAPIMIZA DAYANDI”
Independent Türkçe’ye konuşan Sosyolog Prof. Dr. Ferhat Kentel, basına da yansıyan imgelerle ilgili olarak “Aslında bu durum tam bir güvensizliğin yapıtı. Fakat bu güvensizlik hali devletin acziyetinin (daha evvelki deneyimlere dayanarak atfedilen “kötü niyetinin”) bariz olduğu kriz / felaket vakitlerinde tavan yapıyor” dedikten sonra kelamlarına şöyle devam etti:
Orman yangınları işte bu krizi tetikleyen çok lakin çok acı ve acıklı bir olay. Buna eklenen ve giderek daha çok karşımıza çıkan yeni olay ise devletin “seferberlik”, “Emasya” kurgularında yahut çeşitli vakitlerde (6-7 Eylül gibi) hazırda tuttuğu / devreye soktuğu şiddet… Fakat bilhassa 15 Temmuz vesilesiyle gerçekleştirilen ve yeni kriz vakitlerinde tekrar devreye sokulma ve cezasız kalma garantisi verilen “silah kullanma” yetkisi ve özendirmesi kapımıza çok daha somut bir biçimde dayanmış durumda…
Bu özendirmelerin gerisinden ne geleceğini hayal etmek çok sıkıntı değil. Lakin o denli anlaşılıyor ki, toplumu yönetemeyen devletin beşerler ortasında yarattığı “şiddet yoluyla sorun çözme” dersi oldukça yol almış. Bu haliyle devlet tekrar yönetememeye devam edecek lakin en azından kirli işlerini de kendine taban olan silahlı lümpen kısımlara havale etmiş olacak. Olağan ki bunun da bir yönetme biçimi olduğunu kabul edebiliriz…
“TOTALİTER BİR DEVLETLE ÖRTÜŞEN VATANDAŞLARIN NELER YAPABİLECEĞİNİ İDDİA ETMEK SIKINTI OLMAZ”
Ormanları silahla koruduğu argüman edilen bir adamın “kimlik kontrolü” yapmasının şiddetin bu kadar sıradanlaşabildiği bir ortamda kendi başına ironik olduğunu söyleyen Kentel, şöyle konuştu:
Denetimin o kimlik kartında neye odaklandığını sormadan edemiyor insan. Mesela yaşa mı bakıyor? Yoksa nüfusa kayıtlı olunan yere mi bakıyor? Keşke haberi yapan gazeteci sorsaydı şu soruyu: kimliği denetim edilen kişinin nüfusa kayıtlı olduğu yerin, örneğin “ötekiliğin” sembolü olan bir bölge olması halinde kontrolör milis gücü ne yapmayı düşünür mesela?
Esasen devletin ve devletin uzantılarının ne yaptığını biliyoruz lakin “vatandaş” “kimlik” denetimi yaptığı vakit, boyut atlamışız demektir. Yani hangi “kimliğin” “suçlu”, hangi “kimliğin” “suçsuz” olduğuna şayet bir “vatandaş” karar veriyorsa, gelecekte totaliter bir devletle örtüşmüş olan “vatandaşların” neler yapabileceğini kestirim etmek çok sıkıntı olmaz. Tarihte neler olabileceğinin örneklerini ise Nazi Almanya’sında ya da Sovyetler Birliği’nde, faşist İtalya’da vs. görebiliriz.
Karar