, Ankara Kalkınma Ajansı’nda görevliyken 667 sayılı Kanun Kararında Kararname’nin (KHK) verdiği yetkiyle kurumu tarafından idari kararla ihraç edilen Hamit Pişkin’in adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verdi.
AİHM’nin gerekçeli kararında, Türkiye’deki mahallî mahkemelerin işten atılmaya itirazla ilgili temyiz başvurusunu asıllı bir formda incelemediği ve kanunda kendisine verilen yetkiyi gereğince kullanmadığı görüşü lisana getirildi.
Euronews’in aktardığına nazaran, AİHM, Hamit Pişkin isimli vatandaşın 2018 yılında yaptığı başvuruyu bugün karara bağladı ve Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin adil yargılanma hakkıyla ilgili 6. hususunu ve aile ile özel hayatının korunmasını öngören 8. unsurunu ihlal ettiğine hükmetti.
TÜRKİYE TAZMİNAT ÖDEYECEK
Bu karar, OHAL sonrası AİHM’e Türkiye’den yapılan öbür davalara emsal teşkil etmesi açısından da değerli. AİHM kararına nazaran Türkiye müracaat sahibine 4 bin euro maddi tazminat ödeyecek.
Türkiye’de 4857 sayılı iş kanununa tabi olarak çalışan müracaat sahibi, darbe teşebbüsünün akabinde “terör örgütüyle bağlantılı” olduğu gerekçesiyle 667 numaralı kararnameyle işinden atılmıştı.
2010 yılında Ankara Kalkınma Ajansı’nda uzman olarak vazifeye başlayan 1982 doğumlu Pişkin’in işine, başarısız darbe giriminin akabinde son verilmişti.
Türkiye’de açtığı davada adil bir formda yargılanmadığını ve kendisine “terörist ve hain” suçlaması getirildiğini kaydeden müracaat sahibi, özel ve aile hayatına hürmet kuralının da ihlal edildiği şikayetinde bulunmuştu.
AİHM: KHK’DA RASTGELE BİR TARZ GARANTİSİ GETİRİLMEMİŞ
AİHM’nin gerekçeli kararında, Türkiye’deki lokal mahkemelerin işten atılmaya itirazla ilgili temyiz başvurusunu temelli bir biçimde incelemediği ve kanunda kendisine verilen yetkiyi gereğince kullanmadığı görüşü lisana getirildi.
“Türkiye’de 667 sayılı kararnamenin yalnızca memurların işten atılmasına imkan sağlamayıp, Pişkin’in çalıştığı kamu kuruluşları üzere kurumların yöneticilerine, çalışanların işine kolaylaştırılmış bir süreçle son verme yetkisi verdiği” hatırlatılan AİHM kararında, “iş mukavelesinin feshine ait evvelki karar alma sürecinin rastgele bir itiraz içeren yargılama gerektirmediği, Kanun Kararında Kararnamede (KHK) rastgele bir yöntem garantisi getirilmediği ve bu nedenle, patronun çalışanı, üstünkörü şahsileştirilmiş akıl yürütmeye bile gerek görmeden kararnamede tanımlanan yasa dışı yapılardan birine ilişkin, irtibatlı yahut kontaklı olarak kabul etmesinin kâfi olduğu.” söz edildi.
Adil yargılanma hakkına yapılan şikayetle ilgili olarak ise Strasbourg Mahkemesi, buradaki en değerli meselelerden birisi olarak Pişkin’in, patronunun iş kontratını feshetmesinin nedenlerini tam olarak detaylı bir halde bilememesini gösterdi.
Mahkeme, patronun kararının tesirli bir isimli incelemeyle gereğince dengelenmiş olup olmadığı yolundaki tasasını lisana getirdikten sonra, mahallî mahkemelerin temyiz müracaatına ait kapsamlı bir araştırma yapmadığı ve şikayet sahibine makul münasebetler sunamadığına hükmetti.
AİHM, teorik olarak, ulusal mahkemelerin Pişkin ile yetkililer ortasındaki ihtilafı karara bağlamak için tam yetkiye sahip olmasına karşın, ulusal mahkemelerin önlerindeki davayla ilgili tüm olgusal ve hukuksal bahisleri kıymetlendirme yetkisini reddettikleri yorumunu yaptı.
Pişkin, FETÖ ile irtibatlı yahut iltisaklı olmakla suçlanmıştı.
Karar